Değerli okurlar;
TBMM’de geçtiğimiz günlerde dikkat çekici bir gelişme yaşandı. MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, yapay zekânın kötüye kullanımını önlemeyi amaçlayan bir kanun teklifini Meclis’e sundu. Teklifte, kişilik haklarını ihlal eden veya kamu güvenliğini tehdit eden içeriklerin 6 saat içinde kaldırılması, yükümlülüklere uymayan içerik sağlayıcılarına 10 milyon TL’ye kadar para cezası ve hatta hapis cezası gibi düzenlemeler var. Dahası, deepfake içeriklere “yapay zekâ tarafından üretilmiştir” ibaresi zorunluluğu getirilmesi öngörülüyor.
Şimdi gelelim asıl meseleye…
Bu teklif yerinde midir? Elbette, evet. Ancak geç kalınmış bir hamle olduğu da ortada. Çünkü yıllardır yapay zekâ destekli sahte içeriklerle itibarını kaybeden, haksız yere damgalanan, özel hayatı ifşa edilen yüzlerce, binlerce vatandaşımız oldu. Yani atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti.
Ama… Geç de olsa, doğru atılmış adımlar kıymetlidir. Bugün bu yasa teklifi, en azından dijital dünyada sınır çizme, hukuki boşluğu doldurma ve devletin “ben buradayım” deme iradesini gösteriyor. Bu yönüyle takdir edilmeli. Çünkü mesele yalnızca bireysel hakları değil, aynı zamanda seçim güvenliğini, kamu düzenini ve demokratik işleyişi de ilgilendiriyor.
Burada önemli olan şu:
Kanun maddeleri kâğıt üzerinde kalmamalı. Uygulama şeffaf ve hızlı olmalı. Bir içerik gerçekten kamu güvenliğini tehdit ediyorsa, altı saat değil, altı dakika bile fazladır. Öte yandan, bu süreçte keyfi engellemeler, ifade özgürlüğünü kısıtlayacak yanlış uygulamalar olmamalı. Yani ince bir dengeyi gözetmek gerekiyor.
Sevgili okurlar, artık güvenlik yalnızca sınır karakollarında sağlanmıyor. Dijital dünyanın sınırları, en az fiziki sınırlar kadar kritik hale geldi. Siber saldırılar, algoritmalar üzerinden yürütülen manipülasyonlar, yapay zekâ ile üretilmiş sahte içerikler… Bunların hepsi bir ülkenin bağımsızlığını ve milletin iradesini tehdit eden unsurlar.
Dolayısıyla bu teklif, sadece bir hukuk metni değil; aynı zamanda Vekilimizin dediği gibi Türkiye’nin dijital istiklali için bir irade beyanıdır. Evet, geç kalındı; ama doğru yönde atılmış her adım değerli. Asıl sınav bundan sonra: Bu düzenlemeler gerçekten uygulanacak mı, yoksa kâğıt üzerinde mi kalacak?
Sözün özü şu: Yapay zekâ çağında egemenlik, yalnızca toprakta değil; ekranda, algoritmada, veride korunur. Türkiye’nin bu yarışta geç değil, güçlü bir oyuncu olması gerekiyor.
— Abdurrahim Cemal Saygın
